TERÖRSÜZ TÜRKİYE

18.05.2025

 

Vatanını gerçekten seven hiçbir insan, asla ve katiyen ülkesinde terör olaylarının olmasını istemez. Vatansever bir yurttaş olarak tabii ki de terör olaylarının olmadığı bir Türkiye her zaman en büyük dileklerimizin başında yer alır.

 

Fakat son yaşanan gelişmeler kafalarda bazı soru işaretleri oluşturmuştur. Yaklaşık bir sene önce, basında ve çeşitli kulislerde “AK Parti ile HDP’nin çeşitli görüşmeler yaptıkları” haberlerini okuyorduk. Süreç ilerledikçe bu haberler gün yüzüne çıkmaya başladı ve böyle bir görüşme trafiği yaşandığını öğrenmiş olduk. Daha önceki yıllarda yapılan görüşmelerde taraflar, sürecin demokratikleşme ekseninde olduğunu yoğun olarak ifade ediyordu. Fakat son görüşmeler ve yapılan açıklamalar göz önüne alındığında, öncekilere nazaran tarafların ağzından demokratikleşmeye dair güçlü vurgular ve talepler duymadık.

 

Silah bırakma, örgütün kendini feshetmesi, Öcalan’ın açıklamaları; hangi talepler ve pazarlıklar sonucunda süreç bu noktaya evrildi? Bu başlıklar yanıtlanmalıdır. Bu süreç Büyük Millet Meclisi görüşmelere dahil edilmeden, dar bir siyasi grup tarafından yürütülmüştür. Bundan dolayı da çok sayıda soru işareti bulunmaktadır.

 

İlerleyen zamanlarda bu sorulara daha net yanıtlar bulabileceğimizi düşünüyorum. İktidar partisi bilhassa son bir yıldır “anayasa değişikliği” taleplerini zaman zaman ifade ediyor ve buna bir zemin arıyor. Hatırlarsanız CHP ile yürütülen normalleşme sürecinde de konu dönüp dolaşıp anayasa değişikliğine gelmişti. Şimdiki süreç de, bir kısım yasal düzenlemelerin yapılacağını gösteriyor. Öncelikle yeni yargı reformu paketiyle af sonucunu doğuran, infaz yasasında hükümlüler lehine ciddi bir iyileştirme yapılmaktadır. Bu düzenleme önümüzdeki haftalarda Meclise gelecek ve hızlı bir şekilde yasalaşacak. Kamuoyunda konuşulan ve basına yansıyan bilgilere göre 50 bini aşkın hükümlünün bu düzenleme ile tahliye edileceği ifade edilmektedir. Kuvvetle muhtemel bu paketin sonrasında örgüt suçları da dahil edilerek bir yasal düzenleme gündeme gelecektir.

 

Kanaatimce bu sürecin son halkasını da anayasa değişikliği takip edecektir. İlerleyen günlerde eğer ki tekrardan bir anayasa değişikliği konusu gündeme gelecekse, öngördüğümüz bu değişikliklerde neler olacak? Gelmesi muhtemel anayasa değişikliğine hangi siyasi partiler destek verecektir? Bu süreçler bir turnusol kağıdı görevini görecektir.

 

Tabii tüm bu süreçler yaşanırken diğer tarafta da “kent uzlaşısı” terimi ile CHP’li belediye başkanları ve siyasiler terör suçlaması ile tutuklu olarak yargılanıyorlar. Bir tarafta böyle bir süreç yürütülürken diğer tarafta CHP’lilerin “kent uzlaşısı” sebebiyle tutuklu olarak yargılanmaları ve teröre destek verdikleri iddia edilmesi; çok büyük bir tezattır. Bir kere şunu ifade etmek gerekir ki kent uzlaşısı suçlaması hukuki olmayan bir suçlamaktadır. Chp’liler; kent uzlaşısı ile batıdaki Kürt vatandaşların yerel yönetimlerde temsil edilmesi ile bir anlamda suçlanmaktadır. Mesela Ekrem İmamoğlu, Ahmet Özer, Resul Emrah Şahan gibi isimler, kent uzlaşısı iddiasıyla tutuklu olarak yargılanıyorlar. Bu durum büyük bir tezat oluşturmaktadır.

 

Eğer ki toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir barış süreci oluşturmak isteniyorsa, kent uzlaşısı sebebiyle tutuklu bulunan CHP’lilerin bir an evvel tahliye edilmesi ve haklarında beraat kararları verilmesi gerekmektedir. Hemen akabinde ifade özgürlüğüne yönelik de ciddi güvencelerin sağlanması ve bu güvencelerin ete kemiğe bürünmesi gerekir. Yani bundan sonraki süreçlerde gazetecilerin ifadelerinin alınması için sabaha karşı polis baskını yaşamamaları, Ceza Muhakemesi Kanunu’muzda istisnai bir tedbir olarak düzenlenen tutuklama kurumunun gerçekten istisnai bir tedbir olarak kullanılması gerekmektedir. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü gibi başlıklar özgürlükçü bakış açısıyla ele alınmalıdır.

 

Barış sürecinin toplum kesimleri tarafından ne kadar benimseneceğini ilerleyen zamanlarda çok daha net bir şekilde göreceğiz.

 

Bekir Atahan