İBB SORUŞTURMASINA DAİR

29.04.2025

 

Ekrem İmamoğlu dosyasında Ekrem başkana ve diğer şüphelilere isnat edilen “terör örgütü”, “dolandırıcılık” suçları, toplumu ikna etmemiştir. Milyonlarca insanın sevgisini kazanmış, oyunu almış, 2 dönemdir büyük bir oy farkıyla İBB başkanlığını yürüten Ekrem İmamoğlu’na “terör örgütü” suçlamasının bir karşılığının olmayacağı zaten en başından belliydi.

 

Ceza yargılamasında bir suç şüphesi var ise, bu şüphe soruşturma safhasında savcılık yani iddia makamı tarafından araştırılır. Mevcut iddialardan ve delillerden bir çıkarım yapılır. Fakat söz konusu soruşturmalarda bunun tam aksi işletilmektedir. Şüphelilerin avukatları, sekreterleri, aile yakınları gözaltına alınıp tutuklanıyor. Bu kişilere emniyet sorgularında, isnat edilen suçlarla alakası olmayan sorular soruluyor. Son operasyonlarda Ekrem İmamoğlu’nun özel kalem müdürü Kadriye Kasapoğlu da gözaltına alındı. Bilhassa Kasapoğlu’na sorulan sorular, sürecin ne denli hatalı ve dosyanın içi boş bir şekilde yürütüldüğünü göstermiştir.

 

İmamoğlu’nun özel kalemi Kadriye Kasapoğlu Aralık 2013 yılında ikinci el bir araç alıyor, kendisi aracı almadan önce de araç yurtdışına giriş çıkış yapmış. Kasapoğlu’na, kendisi aracı satın almadan önce “araç neden yurtdışına giriş çıkış yapmış” diye soru soruluyor. Bunun haricinde diğer bir soru da, “belediye çalışanları ile niye ortak baz istasyonundan telefonunuz sinyal verdi” sorusudur. Belediye çalışanlarının aynı baz istasyonundan sinyal vermesi son derece doğal bir durumdur.  Bir soruşturma dosyası ancak bu kadar hazırlıksız, bu kadar alakasız hale getirilebilir.

 

Yani “Ekrem İmamoğlu’nu, çalışma arkadaşlarını ve yakınlarını biz sorgulayalım, kayda değer bir şey yakalayabilirsek dosyaya ekleyelim” mantığı ile süreç yürütülüyor. Yani “delillerden şüphelilere” gidilmesi gerekirken tam tersine, “şüphelilerden delillere” gidilmeye çalışılmakta. Süreçte müdafilik yapan yapan avukatlara dahi soruşturmalar açılmaktadır. Daha önce böylesi bir uygulamaya hiç şahit olmadığımı ifade etmeliyim.

 

Ticari geçmişi yıllardır faal olan İmamoğlu’nun inşaat şirketine el konuldu. Bu da kabul edilemez bir durumdur. Bunun haricinde aile fertlerinin de evleri arandı. Hiç alışık olmadığımız uygulamalara şahit oluyoruz.

 

Gizli tanıkların beyanları, hiçbir somut delil ile desteklenmiyor. Sürecin başında, “560 milyar TL’lik” yolsuzluk yapıldığı kimi kaynaklarca iddia edildi. Bu fiilen imkansız bir rakam, İBB yıllarca gelen tüm bütçesini rüşvet olarak yese ancak böyle bir rakama ulaşılıyor. Bunun haricinde İBB ve iştirak şirketleri yıllardır, Sayıştay müfettişlerince didik didik incelenmekte. Bu zamana kadar hiçbir şüpheye ulaşılamadı da bir anda nasıl oluyor da “560 milyar TL’lik” yolsuzluk yapıldığı tespit edilebiliyor? Bunun mantıklı bir açıklaması olamaz.

 

Son olarak tutukluluk ile ilgili de bir parantez açmak lazımdır. Tutukluluk, herkesin de artık bildiği üzere Ceza Muhakemesi Kanunu’muzda “istisnai” bir tedbir olarak düzenlenmiştir. Yani “tutukluluk” tedbirine “son çare” olarak başvurulması gerekir. Siz Ekrem İmamoğlu gibi milyonlarca insanın oyunu almış, mevcut İBB başkanını “kaçma şüphesi var” diyerek tutuklarsanız bu gerekçeye inanacak insan bulamazsınız. Çünkü Ekrem İmamoğlu için “kaçma şüphesi var” yorumunu yapmak “hayatın olağan akışına aykırıdır”, bu yorum inandırıcılıktan yoksundur. Temel hak ve özgürlüklerin, İHAM ve Yargıtay içtihatlarının gereği olarak İmamoğlu ve arkadaşlarının derhal serbest bırakılması gerekir.

 

Bu süreç bir kez daha gösterdi ki temel haklar ve ifade özgürlüğü ciddi bir tehdit altındadır. İnsanlar kendilerini büyük bir baskı altında hissetmektedir. Konuşmak, eleştirmek çok büyük bir cesaret göstergesi haline gelmiştir. Türkiye hukukun üstünlüğü endeksinde, darbe dönemlerinin altına geriledi. Resmi rakamlara göre Merkez Bankası, son bir ayı aşkın sürede 52 milyar dolardan fazla rezerv eritmiş durumda. Uzmanlar, bu rakamdan çok daha büyük bir zarar olduğunu ifade etmekte. kanunlarımızın, hukuk kurallarımızın lafzına ve ruhuna uygun kararlar ile süreçlerin yürütülmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek elzemdir.

 

 

Bekir Atahan